Türkiye

Türkiye Bahai Toplumu ve Uçan Süpürge Vakfı ortaklaşa düzenledikleri film okuma etkinliğinde toplumsal cinsiyet eşitliğine dikkat çekmişlerdir

Türkiye Bahai Toplumu Dış İlişkiler Temsilciliği, kadın erkek eşitliği alanında uzun süredir devam ettirdiği çalışmalarına bir yenisini ekleyerek, Uçan Süpürge Vakfı ile işbirliği halinde bir film okuma etkinliği gerçekleştirmiştir. Yirmi beşinci senesini 2021 yılında kutlayacakları  ‘’Uluslararası Kadın Filmleri Festivalinin” organizatörü olan Uçan Süpürge Vakfı, küresel sağlık krizi sebebiyle vizyona girememiş, 2019 yapımlı Kader Postası isimli filmin erişimini etkinlik öncesi tesis ederek tüm katılımcılara münferit seyir imkânı sunmuştur. Kadın erkek eşitliği perspektifinden ele alınan film, tüm katılımcıların görüşlerini paylaştıkları bir etkinlikte 28 Temmuz 2021 tarihinde çevrimiçi ortamda analiz edilmiştir.

Filmi önceden izlemiş olan katılımcılara, düşünceyi derinleştiren sorular yöneltilmiştir.
Haziran ayında gerçekleştirilen yuvarlak masa etkinliğinde sanatın kadın erkek eşitliğini geliştirmedeki rolü ele alınmıştı. Sanatın kültürü gözler önüne sermede ve kültürü etkilemede ne gibi roller aldığı konusunda, katılımcıların fikir alışverişinde bulundukları söz konusu etkinlikte, bir sanat ürününün toplumu nereye taşıdığını deneyimlemek üzere film okuma söyleşisi düzenleme önerisi getirilmiş ve kolektif karar ile planlanmıştır. Organize edilen etkinliğe ise, sivil toplum kuruluşu mensupları, kamu görevlileri, yazarlar, akademisyenler katılarak düşüncenin ilerletilmesinde çeşitliliğin zenginliğini ortaya koymuşlardır.

Etkinliğin moderatörlüğü Uçan Süpürge Vakfı tarafından üstlenilmiştir ve etkinliğin formatı gereği moderatör, filmi önceden izlemiş olan katılımcılara, düşünceyi derinleştiren sorular yöneltmiştir. Katılımcılar, bireysel olarak filmi izlerken neler hissettikleri, en çarpıcı buldukları sahneleri, filmde yer verilen sembollerin ve kodlanmış anlamların imalarının neler olduğu gibi konular hakkında fikirlerini paylaşmışlardır.

Ana karakterlerin çocukluktan başlayarak, ergenlik, gençlik, yetişkinlik dönemlerini ve yaşamın bu dönemlerinin değer yargılarını, etraflarında gelişen olay örgüsü vasıtasıyla konu eden filmde ele alınan temalar arasında, toplumsal kalıp yargılar, gelenekler, toplum, çevre ve sosyal baskılar, toplumda kadının konumu, feminist bakış açısı, karakterlerin ruhsal çözümlemelere kavuşması, anne kız ilişkileri gibi sinemanın toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekme hassasiyetleri yer almıştır.

Film, ana karakter olan Zeynep’in çocukluktan başlayarak, ergenlik, gençlik, yetişkinlik dönemlerini gözler önüne sermektedir. Hikâye Zeynep’in çocukluk arkadaşı olan Yusuf ile ilişkilerinin yaşları büyüdükçe ne şekilde geliştiğine odaklı ilerlemektedir. Eş zamanlı olarak da küçük bir kasaba sakini olan Zeynep’in kendisine biçilen kadın rolüne uygun görülmeyen ayrıksı davranışları sebebiyle yalnızlaşmasını anlatmaktadır.

Filmin kadın yönetmen ve senaristleri Elif Akarsu Polat ve Çiğdem Bozali’nin bir yandan kurdukları iletişim dili ile seyircide bilinci yükseltmeyi amaçladıkları, diğer yandan anlattıkları hikâyenin masalsı yönüyle izleyicideki umut ve iyimserliği canlı tutmaya çalıştıkları hissedilmektedir.

Film insan sevgisinin, her türlü mekân ve zamanın ötesine geçebilen gücünü seyirciye hissettirmeyi ve seyirciyi eril baskıyı törpüleyen duygularla doldurmayı başarmıştır.
Film okuma etkinliğine katılan toplumsal aktörlerin de paylaştığı gibi filmin topluma ve geleneklere bakış açısından bir an bile odak çevirmeyen kurgusu, insan sevgisinin, her türlü mekân ve zamanın ötesine geçebilen gücünü seyirciye hissettirmeyi ve seyirciyi eril baskıyı törpüleyen duygularla doldurmayı başarmıştır. Yanı sıra, filmin içinde barındırdığı hikâye, uyandığınızda psikolojik olarak sürdürmek isteyeceğiniz bir düş misali gelecek kuşakları, sanatın edebiyat alanına yaklaştıran hatta algılarımızı özgür bırakması vasıtasıyla sanatın çeşitli alanlarında kendimizi ifade etme, çeşitli deneyimlerin ifadelerini fark edebilme gibi pozitif bir değişim sunmaktadır.

Sanat eserleri her ne kadar cismani olsalar da maneviyat ile bağıntı halindedirler dolayısıyla bizleri harekete geçirme gücünü barındırırlar.

Kadın erkek eşitliğinin sanat perspektifinden ele alındığı bir önceki etkinlikte; ‘’sanat eserleri her ne kadar cismani olsalar da maneviyat ile bağıntı halindedirler dolayısıyla bizleri harekete geçirme gücünü barındırırlar’’ görüşü paylaşılmıştı. Uçan Süpürge Vakfı ile gerçekleştirilen bu etkinlikte ise tüm katılımcılar, sanatçı olalım ya da olmayalım sanata maruz kalanlar veya sanatı tüketenler olarak birer sanat okuyucusu olma sorumluluğunu geliştirme alanı bulmuş olmaktan memnuniyet duymuştur. Kaydedilen bu mutluluğun, dünyanın acil ihtiyaçlarından olan kadın erkek eşitliği prensibinin toplumda gerçekliğe dönüştürülmesi hedefinde motive eden bir araç olarak kullanılacağı umut edilmektedir. Türkiye Bahai Toplumu Dış İlişkiler Temsilciliği ilerleyen dönemlerde benzer etkinlikler yapmayı planlamaktadır.

Bu yazıyı paylaşmak için: